2025-02-04

Gerçeğin üstünün örtülmesi, vefakâr, içten bir kalp için ihanet etmek demektir. Anlık eylemler, gelip geçici düşünceler, en iyileri değildir. Daha da iyilerini istetmez. Vasat nitelik buna izin vermez. Hep aynı kısır konuşmalar, parlak, bilge sözler gibi muamele bekler, duyguyu en derin hudutlardan duyar, muhayyilesinde zaferlere ulaşır, göklerdeki yıldızları yerlere indirir, hep cesaretle yollara düşer, ömür biter, uzaklığı bitirip gerçeğin bir türlü gelemediği en kısa yollar, hiç kavuşmaz. Kalbinde eyleme yer olanın, kılıçtan keskin sözleri asil işlere lâyıktır. Pusatlı olanın eylemleri yaptıklarıdır, genel ve belirsiz kalamaz. Dostluğu ve bağlılığı içten olan disiplinle hareket eder. Elbette ataletin harekete dönüşmemesi anlaşılır. Hasis menfaatlerin kıskançlığı, kor parçalarını alev almadan söndürmüştür. Mücadeleye cesaretle girişilmemiştir. Sorumluluk üstlenmek, gerçek anlamda esaslı bugünü ve yarını temin etmek, titizlikle, olması gerektiği gibi davranmak mümkün olmamıştır. Ruhunda, kanında, beyninde hissetmeyenin cesaretle mevzi alacağını düşünmek, budalalıktır. Ruhî istikrar, ahlâkî ciddiyet, mütevazı ruhun derinliklerini teferruatıyla seçebilen bekleyişten ibaret bir hayat, böylesi bin türlü mahrumiyet, kıymetli, özen gösterilerek ayrı tutulmayı hak eder. Fedakârlık, iyi niyetli gayretin, gösterilen ince düşüncenin, erişilmek istenen en üst mertebesidir. Sadakatli olmak, sözüne bağlı kalmak demektir. Sadakatli, verdiği sözden asla dönmez. Sözleri ile hareketleri örtüşür. Sadece kendilerini düşünerek, şahsî çıkarlarını gözetenlerin, kalpleri de sıcaklığını kaybeder. Yıllarca görmezden, duymazdan gelindiği, ahlâk yalnız el âleme karşı el üstünde tutulduğu hâlde, dürüst, sadakatli, prensipli, iyi niyetli kimselere karşı, çürümüş, soysuzlaşmış her ne varsa iltimas geçilmeden, hepsi son bulacaktır. Artık karşıda yalnız sevecenlik yeteneğinden yoksun kimse değil, kötülüğe yönelten incinmiş, küçümsenmiş, yoksun bırakılmış, önem verilmemiş, yara bere içinde kalmış ve gizli güç kavgası yürüten birisi vardır. Büyük bir bağlılığa hak kazandığını, varını yoğunu gözden çıkardığını, karşılığında da bütün isteklerine kavuşabileceğini düşünürken, hayatında acı çekmeye değer bir anlam bulamaz. Çünkü hiçbir yolla alacaklarını tahsil edememiştir. Seçilen için seçilmeyenden caymak, tercih etmek, sorumluluğu beraberinde getirir. Seciyesiz, çamurlu, çirkefli dedikoduları, karanlık teşebbüsleri ve harikalar yaratan kurnazlığı tercih ederken, aklın zarafeti hep kısa konuşmuş, yeryüzündeki hayatı savaşı olmuş, umut her gün yeniden sessiz sükûnetin kuvvetiyle başlamıştır. Büyük emelleri fiilen gerçekleştirmek, beslemek, yaşatmak, faydasız işlerden kurtulmayı, görünmeyenleri de idrak etmeyi ister. Bir kimseye karakter sahibi olmak öğretilmez. Ne düşünmesi gerektiği talimatıyla birlikte verilen, hayal edemez, hakkı gözetemez, içinde taşıdığı heyecanlar hâlâ etkilemez. Bazı kişilere yağmurlar aksi tesir eder. Yanlış bilgiye dayalı hareketler, amaç yerine zarara yol açar. Ruh ve kalp, ait olmadığı yerde dolaşırsa, gönlün kanı hiç dinmez. Zahmet ve acıları göze alan varsa, dorukları yaşayan başkası olmaz. Kavuşma isteği yüksekse, özlenen, ufuklarda gözlenen bir havayla karşılaşılır. Uzağı görüş, niteliğini yitirmişse, âcze düşülmüştür. Hâlbuki sağduyulu, içten bir kimsenin bütün büyük eylemleri sadedir. Vazgeçmeyi tercih eden, hiçbir zaman ulu kaynağın kutlu ruhunu, içinin temizliğinde bulamaz. Kendisinin ne hissettiğini bilmeyen, kalpten sevmeyen, onun için ne hatırlattığını önemsemeyen, muhteşem saydığı uğrunda her türlü tepkiyi gösteremez. Kendisini ipi çürüklerin insafına bırakır. Çünkü korkaklarla, aşağılıklar başka söyleyip, başka yapmaktan kaçınmaz. Hayata veda ederken de ikiyüzlülük caridir. Sadakatli, doğru bildiği yolda, tek başına da olsa yol alır. Sadakatsize göre tutulacak yol kararların değil, koşulların işlevidir. İnsanın sahtesini gerçeğinden ayırt etmek, riyakârlığın hangi maksatla, kim için yetiştirilip, kim bilir ne kadar çok yakına sokulduğu ve esas hedefin ölümcül olduğu, neden sonra anlaşılsa da bütün bu yüze gülücülere rağmen, sadakat daima asaletli kimsenin, kendisine verdiği sözü yerine getirmek şerefidir. Üzüntülerle dolu keder verici manzaranın belirsiz kalması, gerekli ve faydalı sayıldıkça, tarifsiz olarak kalmış bu yol, bir çıkmaz sokaktır. Ömrünce sözüne sadık kalanlara denk bir mevki yoktur. Göğsünde büyük acılar barındıran sadakatli kalp, içindeki harlı ateşle şahsiyetlerin en yücesidir. Sadakatsiz birisi, sadakatli kimseye yâr olmaz. Manevî güçten yoksun ateşsiz dumanlar, kendilerini ateşten dağ zanneder. Onu zorluklarla geri çeken ve uçurumun üstünden sıçratan sadakat, yalnızca geçmişte yaşamaz, aynı zamanda geleceği de oluşturmak ister. İçten bağlılık duyarak sürdürülen bir hayatta, anlamlı eylemler geciktirilmez, harekete geçmek hep yarınlara ertelenmez, amaçlara ulaşırken değerlere sadık kalınır. Hep sonraya bırakmak ile insan onuruna yakışır bir hayat sürdürebilmek imkânsızdır. Doğruluğun, sevecenliğin, sadeliğin, feragatin, fedakârlığın, adanmışlığın olmadığı bir bağ, içten, disiplinli ve ileri doğru yaşanmaz. Sadakatli kimse için esas ve ebedî vazife vardır. Ettiği yemine sadık kalmak da ömrü dimdik geçirmek de budur. Hilekâr uğursuzların buyruğuyla, caka satmak kadar acıklı bir durum yoktur. Sözünün eri olmayanların mazisinde, küçük düşecek zaafları görülür. Sadakatsizlikle gücünden kaybederek, ne yaptığını bilmez bir hâlde günü ve görüntüyü kurtaran ruhsuz, sıkıntılı bir hayat mücadelesi içindeki kimseyi anlamaz. Geçiştirmek, üstünkörü hareketin, saygısızlığı çok aşan, esaslı çıkış yollarından kaçınıp, menfaatleri nasıl isterse, canı neyi çekerse, rüzgâr nereye eserse benzeri esasen kafa yetersizliğiyle aşağılama çabasıdır. Şahsî ihtirasları bakımından arka çıktığı riyakârlık da tıpkı kendisi gibi zihniyet bozukluklarıyla dolu, maddileşmiş ve âcizdir. Felaketli hayatları, sınırlara saygı duymakla ve doğruyu söylemekle başlamaz. Sözleriyle çelişen eylemleri, sadakate saygı duymaz. Gözden ırak tutularak, en yüksek mertebeye lâyık görülmez. Böylesi görür, izler fakat gerçekleştirmez. Çünkü kendisi yönetmez. Sadakat, bir diğerinin oluşumuna fırsat yaratmaz. Birliği ve yüceliği için bütün gücüyle çalışır. Ölesiye ant içer. Sadakatle bağlı kaldığı, var kuvvetiyle kavuşmak istediğidir. Söz ile düğümlediği mukaddes andı, vefadan yoksun dil çözemez. Sabah kalkıp, gördüğümüz, her güne yeniden açmış bir çiçeğin kendine has güzelliği gibidir sadakat, hayatın bütün zorluklarıyla başa çıkmak için yaratıcı en güçlü süreçtir. Sadakat, korkaklıkla bağdaşmaz. Kalbin içten gelen bağı, devriâlem bahanelerle barışmaz. Bir çıkış yolu getirecek eylem, yıllar yılı sözsüz oyun hâlini almaz. Derin ve ince mânâların, temelleri sağlam değilse, üstüne yeniden kurulmaz. İçtenlik ne dediğini ne yaptığını bilenlerde bulunur, şeref sözünü hiçe sayanlarda değil.