2025-05-31

Yerini buldu sanılan gerçekleri unutulmuş yalanların adaletinde mücadeleyi gaye yapan biri, gerçekleşmesi özlenenlerin giderek uzaklaştığını sezmez. Şiddetle ürken birtakım şahsî kaprislerin umulmadık yol tutması, ölümcül yaraların arkasındaki doymak bilmez hırsların ufuklarında iltimaslı bir havanın ileri gitmesini, adil olmayanın yüce tutulmasını, körlenmiş hazımsızlığın garaz bağlamasını sağlar. Adaletle iş gören, adaleti ileri götürmek üzere hakkı yerine getirmeye yemin eden şeref duygusu, sonsuz borcu ödemeye ant içenlerin kutlu istekleriyle erdemli, vicdanî, ilmî kanaatlerini hiç çekinmeden söyler, sathî ve çürük iddialara asla müsaade etmez. Gerçek ahlâkın gerektirdiği adaletin kalbe vurduğu ateşten mührü, zehirli tesirlerin zarar veren prensiplerine feda etmez. En muntazam eserlerin sağlam temellerini ruhî istikrar, ahlâkî ciddiyetle ören, en asrî esaslarla bilinçli, inançlı, istekli bir hâl içinde kıymet verir. Uzak hedefi olanın bir büyüklük emeli vardır. İnanç ve güç veren bu büyük yürütücü kuvvet, yetenekli, fedakâr insanlarla muhteşem atılımları yapar, insanî meziyetlerinin sonuna kadar devam edeceği parlak mazinin ruhu, yasa yapıcı, düzen kurucu esaslarına bağlılıkla en ileri, en üstün seviyeye ulaştırır. Ebedî mücadelenin eserinde adalet, özen gösterilerek hızlıca dağıtılır, siyasî sınırların çok ötesinde geçmiş yüzyıllardan kopup gelen var olmak bilinci, elbet yine bozkır kanunlarının ruhuyla bir bayrak altında dirilir. Kendisini asırların kuvvetli, fedakâr, bağımsız yurdu olan teşkilatlı topluluğunun kudretiyle daha nice zaferler kazanarak bahtiyar etmeyi başarır. Aldanmaktan hoşlananların hayat tarzının yükümlülük almamış çizgileri, sadece hesaplı, oldukça sakıngan, işte bu yüzden de yüreğiyle inandığı değil, hayalini kuramadığı daima yapılamayacağını izah eden budalalık şaheseridir. Her türlü fedakârlığa katlanamadıkları, adımları büyük bir cesaretle atamadıkları, niyetlerini çoktan belli edemedikleri, tutku ve dürüstlükle gerçekleşmesini dilemedikleri fakat sorumluluk duymaksızın koşul ileri sürdükleri, adil olamayacak kadar adaletli olmaz. Doğruları söyleyen bir yalan, sözlerini memnun edici, isteklerini hayvanî bir rahatlık getirici, yönlendirmelerini çıktığı seciyesiz keyfîliğin uydurma sağlamlığıyla duyar. Bitip tükenmek bilmeyen kendi çürük emelini müdafaadan başka asıl cephe alamadığı, muhtelif vesilelerle uzanamadığı asmaya olmamış demekten gayrı çok sever göründüğü sayısız hitapların, hiçbir zaman sonuca ulaşamadığı artık bıkkınlık veren tekrarlanışı bu zulmün arkasındaki gerçeği gözler önüne serer. Rahatsız birtakım kulak tırmalayıcı kaygıların hep yabana sardırdığı hiç durmadan kanayan yarası, sahtelikten ibaret yalnızca maddî güven peşinde ne kadar acı, kalp kuvvetiyle ruhî ve ahlâkî esasları duyamaz, telkin edemez. Tamamıyla menfaat üzerine kurulu bütünüyle maddeci, para canlısı, her hileli davranışıyla dışardan beslenen alakasını hiç doyuramaz. Uzak hedefi kötüleyenlerin buhranları, en kutlu adalet var gücüyle özenli, geçmişteki örnek ve eserleriyle hakkı gözetmek lâyıkıyla belirdiğinde çoğalır, hayatın gerçekleri diye dayatılan sırf gösterişle en yüksek istekleri gerçekleşmez. Toplama döküntülerin vurguncu tüccar kafası, var kuvvetiyle çalıp çırpmanın üzerinden daima netice alınabileceği bir vasıta arar. En büyük kıymetlere eşsiz bağlılık duyarken pazarlığa girişilen güvence bekleyişinden, her an biteceğini bilirken daha derin hissedilen ebedî sahiplenişten, binlerce yıllık hâsılanın uzak hedefi dururken tercüme ve adapte edilmek istenen riyakârlık ciddiye alınmaz. Bayağı isteklerle gerçek yüzü görünen artık kimseyi aldatamaz, gerçekleri tahrif edenlere karşı asil ve yüce olan sınırını çizmekle yükümlüdür. Zahmet ve acıları göze alamayan kendisini adamaz, yolunda çok çalışmaz, en mukaddes hakları müdafaa için yüce bir maksatla hesapsız fedakârlık yapmaz. Kayıtsız şartsız sevilecek tek büyük gaye, ataların kanıyla bırakılan tertemiz şeref mirasını, vicdanını satmış, alelâde kimselerden korumaktır. Sinsice başlayan ancak geri tepen saldırılar muvazeneyi bozmaz, çoktan geride kalanın duyduğu hüzün kalbe şifa verir. İşe yaramadığı gözlenen yollar son bulur. Kendisine sadakat duymayan kimse gerçeği saptırarak inkâra sarılır. İçten sözleştiği bir kül hâlindeki kalbiyle geçmişteki ululuğu yeniden diriltmek, bunun için üstün, ebedî borcunu ödeme şerefi ve faziletini hiç düşünmeden, usanmadan, disiplinle, ortak hislerle, yüksek sadakatle, kıymet ve anlam vererek sağlar. Böyle canlı, sağlam bir karakter için gelecek ışıklıdır. Büyük ve üstün bir hedefe götüren kuvvet, kutlu bahtiyarlığa kavuşturur. Geçmiş bütün büyük ilhanlık ruhu, bugünkü günde de aynı üstün kahramanlık ruhuyla hâkimiyeti altında toplar, mukaddesatını yıkmaya heves edenleri imkân ve fırsat vermez, düşman sayar. Hak ve adalete, geçmişe saygısı olan gelecek için atılış yapar, bu bilincin gelişmesi ne kadar kuvvetliyse, haksızlıklarla mücadele o kadar güçlü olur. Gözün bağlı oluşuna karşı gözü bağlı olmak, her kafadan bir ses çıkmadığı zamanlardaki özü sözü bir olmak tıpkı tarihî efsanelerle bir özü olmak, onun ruhunda hayat bulmak, yapılan fenalıkları unutmamak, kendisini yükseltecek temel düzen, hâkimiyet, adaletin kalbi de binlerce yıldan bu yana gelen geleneklerin, göreneklerin, başkalarının insafına kalmış, uyarlanabilir değil, haksızlık bilmeyen çok daha üstün, sağlam, kutlu ve manevî değerlerle doludur. Tarihin en eski zamanlarından beri inanç ve güç veren, itibar ve değeri arttıran, ahlâklı ve iradesi sağlam, geçmişte hakikat olanların yine gelecekte de olacağını bilmek hem de bu uğurda hayatını verebilmek, manevî besine ortak düşünceyle yürümek, sahip olunan toprağa adalet getirir. Toplumun yükselmesi için sadık kalacağına dair mevkinin sorumluluğunu iyi kavramış şahısların erdem ve meziyetleri, hak ve adaletin sınırlarını ihlâl ettirmez. Çıkar kaygısı, bir coşkuyla övgü yağmuruna tutar, bir alayla, yalanla saldıran şarlatanların büyük ölçekli hileleriyle öfke kusar. Ayarı bozuk önemsizin, kötü zevkler sergilediği vasat eğlencelerinde ayrım kaybolur. Kaba bir dost gözü doymazlık, hep yokuşu sürgün, her yola çıkışı cendere, hep zehir zemberek, her yenilmeyi kabul eder. Yalan dolan vasfını korumak, yoksun bulunduğu fakat gözünü dikmiş olduğu, kendisini hiç olmadığı biri sıfatıyla tanıtarak iltifat gösterip, yönlendirenin doğrultusunda sırtını dayadığı yalan üzerine bina edilmiş bazı faydalar sağlar. Kendi aşağı isteklerine boyun eğilmesi şartı, eziyet içinde bıraktığı ümidi, hesap görülmedikçe, zaaf duymak zanneder, verilen ve daima verilecek ödün diye düşünür. İradenin asaletini görmez. Şeref ve haysiyetine sımsıkı bağlı, ateşle dolu bir kalbi kıymetli bulmaz. Aleyhteki gevelemelere inanır, ebedî gözeterek saran bağ olur. Ortak mücadeleye yöneltecek anlamdan çok uzak böyle ızdırap verici, ümit kırıcı, kalplerin parçalandığı bir görüntü vardır. Hakaret etmek niyetiyle garazın belirtileri bir araya gelir ve uzun süreli saldırı son bulduğunu kabul eder. Tahribata göğüs geren dimdik bir irade bu aldatışı bitirir. Güçlüğe kafa tutacak, zaruretleri ortadan kaldıracak, saldırılara olanca gücüyle cevap verecek, boylanacak çiçeklerden eylemeyecek, âcizi, kanı bozuk geçici üstünlüklerin, kayıtsız şartsız boyunduruğu altına girmesi, esen rüzgâra göre durum alması, verilen telkinle karara varması ve uzağı göremeyecek kadar gafil olması, elbet bunalıma düşürür. Duyulmamış önemi, düştüğü büyük yanlışlar karşısında pek kıymetsiz kalır. Uzun geçmişin büyük hâl çaresi, zaaf göstermez. İmanı sarsmak isteyenlerin anlamdan yoksun eksikliği, acı vermez. Kahramanca bir cesaretin istek besleyeceği içten davranışın, ucu açık olmaz. Amansız mücadele iradesinden yoksun, silik, yenik duygusundan ibaret olur. İnkârı imkânsız sorumsuzca davranışın nedeni budur. Doğruluk, hilafı bilir. Açık yürekli, kolay kandıranı tanır. Görgülü, bayağı olanı anlar. Aşılması gereken zorluklar, vazgeçmeyi anlatır. Feragat gösteren, aşırı bencili ayırt eder. Disiplin, hemen içerleyip yön değiştireni görür. Duyguları gözleri kadar keskin, sadık kalacağına dair ettiği yemine bağlı kalmayanı ayrımsar. Hep bu nedenle adaletin olduğu yerde merhamet yoktur. Adaletten ayrılmadan hakkı yerine getirmek ne kadar büyük öneme sahipse, sahiplerine verememek de o kadar büyük bir manevî sorumluluktur. Çıkar kaygısı olmayan davranışlar her zaman görülür. Hileden payı bulunmaz. Tıpkı sözlerde değil, gönülde kutlu sayılan gibi.